İslâm’da, prensip olarak, alışverişler için kesin bir kâr haddi konulmamış olup kâr oranları piyasa şartlarına bırakılmıştır. Konuyla ilgili olarak Allah Resûlü (s.a.s.), fiyatların artması dolayısıyla kendisinden bu duruma müdahale etmesi istendiğinde bunu yapmamış ve fiyatların doğal piyasa şartları içerisinde arz ve talebe göre oluştuğuna dikkat çekmiştir (Ebû Dâvûd, Büyû‘, 51; Tirmizî, Büyû‘, 73).
Fakihler de bundan hareketle kâr haddinin eşyadan eşyaya farklılık gösterebileceğini, bu sebeple de kesin bir takdir yapılamayacağını söylemişlerdir (Kâsânî, Bedâi‘, 5/129). Bununla birlikte onlar, piyasada suistimaller olduğu, karaborsacıların devreye girerek halkı mağdur ettikleri, özellikle halkın zaruri ihtiyaçları sayılabilecek mallarda aşırı bir şekilde sunî fiyat artışları yaşandığı durumlarda, kamu otoritesinin fiyatlara müdahale (narh) yetkisini kabul etmişlerdir (Merğinânî, el-Hidâye, 4/378). Aşırı fiyatın tespitinde bilirkişilerin günün piyasa şartları içerisindeki belirlemeleri esas alınır.