İnançsızlık ya da dini değerlere hakaret etmek amacıyla değil de sırf ağız alışkanlığıyla, dinden çıkmayı gerektiren sözlerin söylenmesi büyük günah olmakla birlikte tercih edilen görüşe göre bilgisizce söylenen bu sözlerle dinden çıkılmayacağı için nikâh da bozulmaz. Çünkü burada maksat dini değerlere hakaret etmek veya bu değerleri hafife almak değildir. Şu kadar var ki bu tür söz ve davranışlarda bulunan kişinin tövbe ve istiğfarda bulunması ve tekrar böyle bir hataya düşmemeye gayret etmesi gerekir.
Dinin kesin esaslarından birisinin bilerek inkâr edilmesi veya hafife ya da alaya alınması ise kişinin dinden çıkmasına sebep olur. Mesela Allah'a, Peygambere ve dinen mukaddes olan değerlere küfreden, namazı ve orucu inkâr eden kişi İslâm dininden çıkmış olur. Hanefî mezhebine göre, eşlerden birinin dinden çıkmasıyla, evlilik kendiliğinden sona erer. Tövbe ederek İslâm'a dönse bile yeni bir nikâh akdi olmaksızın evlilik hayatını devam ettiremez. Şâfiî mezhebine göre, dinden çıkan kimse tövbe eder de iddet müddeti içinde İslâm'a dönerse yeni bir nikâh akdine gerek kalmaksızın evlilik hayatını devam ettirebilir. (Şâfiî, el-Ümm, 1/297; Şeyhizade, Mecme'u'-l enhur, 1/546).