Kur’ân okumak bir ibadettir. İbadetlerle ilgili hükümler; tevkîfî olduğundan, yani gerek farz oluş gerekçeleri gerekse uygulamalarının her yönüyle akılla bilinmesi mümkün olmadığından, Kur’ân ve sünnette haber verilen hükümlere tâbidir. Kur’ân okumanın yasaklandığı bir vakit, âyet ve hadislerde geçmediğinden dolayı, mutlak olarak bir vakitte Kur’ân okumanın yasak olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak kaynaklarda Kur’ân okumanın mekruh olduğu bazı özel durumlardan bahsedilmiştir. Bunlar;
a) Namaz kılarken kıyamın dışındaki durumlarda,
b) Cemaatle kılınan namazlarda imama uyulması hâlinde,
c) Minberde okunan hutbeyi dinlerken,
d) Uykulu olup, Kur’ân okumakta zorlanılması durumunda (bkz. Müslim, Salât, 207 [479]; Salâtü’l-müsâfirîn, 223 [787]; Merğinânî, el-Hidâye, 1/56).
Hadislerde Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar oturduğu yerden kalkmadığı (Müslim, Mesâcid, 286-287 [670]) bazı rivâyetlerde bu oturuş esnasında Allah’ı zikrettiği rivâyet edilmiştir (Taberânî, el-Mu‘cemü’s-sağîr, 2/293 [1189]). Buna binaen sabah namazından sonra Kur’ân okumak da dâhil olmak üzere zikir ile meşgul olmak mekruh değil, aksine müstehaptır.