Bir kimsenin esas memleketinden ayrı olarak, on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ettiği yer vatan-ı ikamettir. Dinî görevleri yapma konusunda vatan-ı ikametle vatan-ı aslî arasında fark yoktur. Yani vatan-ı ikamette olan kişi de misafire ait olan dinî kolaylıklardan yararlanamaz (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/131-132).
Fıkıh kaynaklarındaki bir görüşe göre; iki yerde kullandığı evi bulunan bir kimse bunlardan hangisine gitse mukim olur (bk. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/131-132; Bilmen, İlmihal, 163). Buna göre bir beldede kullandığı evi olan kimse oraya gittiğinde seferî sayılmaz.
Günümüzdeki bazı yaklaşımlara göre kişinin yazlığının olduğu yer de aslî vatanı gibidir. Dolayısıyla kişi, kendisine ait yazlık veya kışlık evinin ya da devre mülkünün bulunduğu yerlerde namazlarını tam kılar.