Cuma namazı hür, mazereti olmayan ve mukim olan her müslüman erkeğe farz-ı ayndır (el-Cum'a, 62/9). Cuma namazının kuvvetli bir farz olduğu ve bu namazı özürsüz olarak terk etmenin büyük günah sayıldığı hususunda sahih hadisler vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Önemsemeyerek üç cumayı terk eden kimsenin kalbini Allah mühürler.” (Ebû Dâvûd, Salât, 209 [1052]; Tirmizî, Cum‘a, 7 [500]); “Birtakım kimseler, ya cuma namazını terk etmekten vazgeçerler ya da Allah onların kalplerini mühürler ve artık onlar gafillerden olurlar.” (Müslim, Cum‘a, 40 [865]).
Bu hadis-i şerifler, cuma namazını terk etmenin bir Müslüman için ne kadar sakıncalı olduğunu ifade etmeye yeterlidir. Hasta ve yolcu olanlarla, cuma vaktinde hayati önemi haiz görevleri icra edenler hariç, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş her Müslüman erkeğe cuma namazı kılmak farzdır.
İbadet hakkı, din ve vicdan özgürlüğü kapsamındadır. Bir dine inanan kimse, inanç özgürlüğünün devamı olarak, o dinin gereklerini yerine getirme hakkına da sahiptir. İşverenin, namaz kılmak isteyen çalışanlarına, Cuma ve beş vakit namazlarını kılma imkânını sağlaması gerekir. Çalışanlara farz namazlar için izin verilmemesi doğru değildir. Bu durumdaki çalışanlar hukuki haklarını aramalı ve diğer taraftan kendilerine alternatif bir iş bulmaya çalışmalıdırlar. Bu imkânı bulamayan ve başka türlü de geçimini sağlayamayan kişi için bu durum yeni bir iş buluncaya kadar geçici bir mazeret sayılır.