Kadının erkeklere namaz kıldırması, bütün mezheplere göre caiz değildir (İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/146); İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 1/576; Cezîrî, el-Mezâ- hibü’l-erbe'a, 1/372). Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Ümmü Varaka’ya kendi ev halkına namaz kıldırabileceği yönünde verdiği izin (Ebû Dâvûd, Salât, 62 [591]; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 1/597 [1909]), sadece ona özel bir uygulama olarak değerlendirilmiştir. Diğer bazı yorumlara göre ise Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bu izni, o evdeki veya mahalledeki kadınlara namaz kıldırabileceğini ifade etmektedir. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Dikkat edin! Hiçbir kadın erkeğe imam olmasın.” (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salavât, 78 [1081]; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 3/128 [5129]) şeklindeki buyruğu da bunu göstermektedir. Nitekim asr-ı saadet de dâhil olmak üzere tarihî süreç içinde bunun bir başka örneği de görülmemiştir. Bunu caiz görmek, dinde olmayan bir şeyi dine sokmaktır ki buna bid’at denilir. Hz. Peygamber (s.a.s.), bidatin dalalet olduğunu haber vermiştir (Müslim, Cum'a, 43 [867]; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6 [4606]).