İşveren, zekât alabilecek durumda olan işçisine hak ettiği ücretinin yanı sıra zekât da verebilir. Ücret ve zekât farklı şeyler olduğu için biri diğerini etkilemeyeceği gibi birbirlerinin yerine de geçmezler.
İş akdi feshedildikten sonra işverenin, eski işçilerinin ihtiyaçlarını onlara zekât vererek gidermesi takdir edilecek bir davranıştır. Bunun yanında işveren bakımından zorunlu sebeplere bağlı olarak işçinin resmiyette işten çıkarıldı gösterilip ama fiilen işe devam etmesi karşılığında ya da fiilen iş yapmadığı halde resmiyette devam ediyor görünmesi karşılığında yapılan ödemenin zekât kaleminden olması caiz değildir. Çünkü işveren, birinci durumda gerçekte çalışan işçinin ücretini; ikinci durumda da resmen devam eden iş akdinden kaynaklanan işçi (ecîr-i hâs) ücretini vermekle yükümlüdür. Yukarıda ifade edildiği gibi işçi ücreti ile zekât birbirinden farklı ve biri diğeri yerine geçmeyen iki ayrı yükümlülüktür. Ücret yükümlülüğünün zekât kaleminden karşılanması, işverenin hukuken ödemesi gereken ücretten bir hile ile kurtulması anlamına gelir. Bu durumda kişi gerçekte işçi ücretini ödemiş olduğundan zekâtını vermiş sayılmaz.