Cuma namazında hutbe okunurken cemaatin konuşmayıp dinlemesi, selâm alıp vermemesi ve başka bir işle meşgul olmaması gerekir. Konu ile ilgili olarak Resûl-i Ekrem (s.a.s.); “Cuma günü imam hutbe okurken arkadaşına (yalnızca) ‘dinle’ desen (bile yine) boş, lüzumsuz konuşmuş olursun.” (Buhârî, Cum‘a, 36 [934]; Müslim, Cum‘a, 11-12 [851]) buyurarak hutbenin dinlenmesi hususundaki hassasiyeti dile getirmiştir.
Hutbe okunurken camiye gelen kimse, ilk sünneti kılmayıp oturmalı ve hutbeyi dinlemelidir (Kâsânî, Bedâî’, 1/263-264; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/158; Alâüddîn, el-Hediyyetü’l-‘Alâiyye, 96).
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) uygulamasını göz önüne alan İslâm bilginleri hatibin, ikinci hutbede müminler için af ve mağfiret dilemesi, onların afiyet ve esenlik içinde olmaları için Allah’a (c.c.) dua etmesinin mendup olduğunu söylemişlerdir. Hatibin minbere çıkışından namaz bitinceye kadar geçen süreyi bir bütün olarak değerlendiren Hanefî âlimleri, namazda yasak olan her şeyin hutbede de yasak olduğu kuralını esas almışlardır. Bu itibarla hatibin dikkatle dinlenmesi, cemaatin konuşmayıp susması, selâm alıp vermemesi, nâfile namaz kılmaması gerektiğini, ancak hutbede dua edilirse sessizce ‘âmin’ demenin veya Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ismi zikredilirse sessizce salât-ü selâm okumanın caiz olduğunu söylemişlerdir (Kâsânî, Bedâî’, 1/264; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/159). Fakat sesli bir şekilde ‘âmin’ demek doğru değildir (Alâüddîn, el-Hediyyetü’l-‘Alâiyye, 97).
Sonuç olarak hutbe esnasında cemaat, hatibi dinler, konuşmaz ve başka işlerle uğraşmaz. Ancak Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ismi anıldığında sessizce salavat okuyabilir ve hatibin duasına yine sessizce ‘âmin’ diyebilir (bk. Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, 1/264; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/158-159).