Erkeklerin sünnet olması (hıtân), İslâm’ın şiarlarından biridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), sünnet olmayı fıtrat gereği yapılan işler arasında zikretmiştir (Buhârî, Libâs, 63, 64 [5889, 5891]; İstiʾzân, 51 [6297]; Müslim, Tahâre, 49 [257]; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/229 [7139]). İslâm âlimlerinin çoğunluğu, sünnet olmanın vacip olduğunu söylerken Hanefîler bunun meşru bir mazeret olmadıkça terk edilmemesi gereken bir sünnet-i müekkede olduğunu vurgulamışlardır.
Bu itibarla sonradan Müslüman olan ya da küçükken sünnet olamamış bir kimsenin sünnet olması gereklidir. Ancak sünnet olmak İslâm’ın şiarı olmakla birlikte, İslâm’a girmek için bir ön şart değildir. Bu sebeple geç yaşta sünnet olmak kişiye bedensel ve ruhsal açıdan sıkıntı verecekse ya da sağlık açısından sakıncalar doğuracaksa kişi sünnet olmayabilir (Serahsî, Mebsût, 10/156; Mâverdî, el-Hâvi’l-Kebîr, 13/430-432; Karâfî, ez-Zahîre, 13/280; İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/115; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/751).